Kur'an'ı Doğru Anlamak: Çok Boyutlu Bir Rehber Olarak Kur'an'ın İlahi Kimliği
Kur'an'ı Doğru Anlamak: Çok Boyutlu Bir Rehber Olarak Kur'an'ın İlahi Kimliği
Cevat ORHAN
Kur'an-ı Kerim'in ilahi bir kitap oluşunu ispat etme çabalarında bazen eksik veya yanlış yaklaşımlar sergilenebiliyor. Oysa Kur'an, hem özele (belirli kişi ve olaylara) hem genele (tüm insanlığa), hem yerele (belirli coğrafi ve kültürel bağlamlara) hem de evrensele (tüm zaman ve mekânlara) hitap eden çok katmanlı, zengin bir kitaptır. Bu çok boyutlu hitabı kavramak, Kur'an'ı bütünsel olarak anlamanın anahtarıdır.
Çok Boyutlu Hitap ve Bütünsel Anlayış
Kur'an'ın özele ve yerele yönelik hitapları genellikle o dönemin gelenekleri ve toplumsal koşullarıyla ilgiliyken, evrensel hitaplar ise etik ve ahlaki prensipleri barındırır. Ancak Kur'an'ı tek bir boyuttan ele almak, tıpkı bir insanı sadece dış görünüşü veya iç dünyasıyla değerlendirmek gibi eksik bir yaklaşıma yol açar. Kur'an-ı Kerim, bütünsel bir bakış açısıyla ele alındığında, tüm çağlara ve toplumlara hitap eden, eskimeyen bir rehber olduğu anlaşılır.
Bu rehberliği anlamak için, Kur'an ile yola çıkarak daha büyük bir kitap olan evreni okumak, dünyayı ve okyanusları tefekkür etmek, nihayetinde kendi yaratılış gayemizi bilmek esastır. Bu durumu, trafik kurallarını veya bir uçuş rotasını takip etmeye benzetebiliriz: Kurallar veya rota yol gösterir, ancak önemli olan bu rehberliği doğru bir şekilde uygulamaktır. Kur'an'daki yerel ve özel ayetlerde dahi evrenselliği bulmak ve bu ayetlerden yola çıkarak toplumsal kuralları farklı toplumlara uyarlamak mümkündür.
İnsanlar, Kur'an ayetlerini "ne zaman, ne için ve nerede" soruları dahilinde, bağlamına uygun olarak çözümlemeye başladıklarında, yani bu ayetlerin asıl çıkış noktasını, özellikle etik ve geleneksel kuralların düzenlenmesini o dönemin koşulları içinde kavradıklarında ve bu minvalde "evren kitabını" okuduklarında, işte o zaman Kur'an'ı çok daha iyi anlayacaklardır. Aksi takdirde, evrenin yaratılışını Big Bang teorisiyle başlatıp "neden, nasıl, niçin" gibi temel soruları sormamaktaki tereddüde benzer bir eksiklik yaşanır. Kur'an'ı sadece yüzeyde veya belirli bir döneme özgü bir metin olarak görmek, onun ilahi ve evrensel mesajını tam olarak kavramamızı engeller.
Kur'an'ın İlk Emri: "Oku!" ve Varoluşu Kavrama
Kur'an-ı Kerim'in ilk vahyedilen emrinin "Oku!" olması, sadece yazılı bir metni okumaktan çok daha derin bir anlama sahiptir. O dönemde, Peygamber Efendimiz'e hitap edildiğinde ortada matbu bir kitap yoktu. Bu emir, öncelikle insanın kendini tanıması, çevresini okuması, kendindeki hakikati idrak etmesi ve tüm yaratılanları tanıyarak Yaratan'ı bilmesi anlamında geniş bir okumayı ifade eder. Yani hayatına bu bilgi ve farkındalıkla yön vermesi gerektiğini vurgular.
Kur'an'ın yerelliğini ve evrenselliğini doğru anlamak için, onun hitap şeklini kavramak kritiktir. İlk ayetlerde, Allah'ın yaratışının insan üzerindeki betimlemesiyle, Allah'ın gücünü tanımak ve tanıtmak söz konusudur. Kur'an'ın bütününe bakıldığında ise, insanın nasıl bir insan olması gerektiğine dair ifadelerle karşılaşırız. İlahi mesaj, insanın anlayabileceği tasvirler ve benzetmelerle aktarılır.
Ne yazık ki, insan çoğu zaman bu mesajı anlamakta aciz kalıyor, kendini aşırı yüceltiyor ve ahlaktan, etikten uzaklaşıyor. Bu durum, insanın kendi sınırlılığının ve acizliğinin bir ifadesidir. Kur'an, insanı sürekli olarak tefekküre, derin düşünmeye ve varoluşun hakikatlerini idrak etmeye davet ederken, insan çoğu zaman nefsinin ve egonun yanıltıcı seslerine kulak veriyor. Dolayısıyla "Oku" emri, bize sadece bir kitabı okumayı değil, aynı zamanda varoluş kitabını (evreni) ve kendi iç dünyamızı okumayı emreder.
Tebliğ Metodolojisi ve Kur'an'ı Anlamadaki Hatalar
Kur'an-ı Kerim, tebliğ yolunda Hz. Peygamber Efendimiz'i aşama aşama hazırlamış, onu hem içsel hem de dışsal bir temizliğe yöneltmiştir. Bu hazırlık aşamalarından sonra hak ve hakikati tanıtmasını istemiş, ardından da Müslümanın nasıl olması gerektiği üzerinde durmuştur. Evrenin yaratılışı, insanın asıl gayesi, hakikat yolculuğundaki merhaleler, geçmiş kavimlerin hikayeleri ve dünyanın geçiciliği gibi konulara değinir.
Kur'an'ı bir roman veya bir bilim kitabı gibi okumak doğru değildir. Yüce Yaratan, insanın yaratılışına uygun olarak, insan yaşantısının nasıl olması gerektiğini tanımlamak ve olaylar karşısında nasıl davranılması gerektiğini daha iyi anlatmak için onu peyderpey indirmiştir. Kardeşliği ve insanlığı tüm insanların anlaması için bu şekilde tebliğ edilmiştir.
Kur'an, iniş itibarıyla öncelikle Arap toplumuna hitap etmiş, onların anlayabilmesi için Arapça olarak indirilmiştir. Hz. Peygamber'in şahsında cahil bir toplumu eğitmiş, daha sonra diğer toplumlara yayılarak onların ahlaki ve etik kurallarının düzenlenmesini sağlamıştır. Kur'an, iniş itibarıyla yerele hitap ederken, insan karakterini ve yapısını göz önünde bulundurarak evrensele de hitap etmiştir. Ancak kapitalizm ve insan egosu, Kur'an'ı kendi menfaatleri doğrultusunda yorumlayarak uygunsuz hareketlere yol açabilmiştir.
Kur'an'ın Temel Vurguları ve Hakikate Ulaşma Yolu
Kur'an'ın içeriğinde ve sözlerinde iyiliği emretme, kötülükten sakındırma, adalet, yardımlaşma, insanın kemale ermesi, araştırma, akletme ve yol gösterme gibi temel vurgular bulunur. İnsanın nasıl bir insan olması gerektiğini anlatır, sarsıcı ayetlerle insanı düşünmeye sevk eder. Bu açıdan bakıldığında, Kur'an'ı tekdüze okumak, hakikati bulmada insanı yanlışa düşürebilir. İnsanın nefsine uyması, sadece maddi gözle bakması, aynanın arkasındakini görememesi, yani aklını ve kalbini hizalamadan önyargılı bir şekilde değerlendirme yapması, hakikati bulma yolundaki en büyük eksikliğidir; kısacası haddini bilmemesidir.
"İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir" şiarı doğrultusunda, kendini bilme yönünde Kur'an okunduğunda, onu bir "sevap makinesi" değil, hakikate ulaştıran bir rehber olarak okunulduğunda, tefekküre sevk eden ayetler anlaşılarak okunduğunda, işte o zaman Kur'an'ın hakikati ve eşsizliği anlaşılacaktır. Hem yerele hem evrensele hitabı, bilimi ve ilmi teşvik etmesi, dünyayı imar etme konusunda insana yol göstermesi ve israf konusunda uyarıları ile Kur'an, bütünsel okunduğunda ilahi bir kelam olduğu açıkça anlaşılacaktır. "Kur'an'ı biz indirdik, onun koruyucusu biziz" hitabı daha iyi anlaşılacaktır.
İnsan aklının bu hayattaki gerçek hikayesini bildiğinde, yaratılış gayesini kavradığında ve geçici bir dünyanın kemalat yolu için bir durak olduğunu anladığında hakikate ulaşacaktır. Zira her şey yok olucudur; tek baki olan, sonsuzluğa lâyık, her şeyden münezzeh, ezeli ve ebedi olan Allah'tır.
Cevat ORHAN
Yorumlar
Yorum Gönder