Hakikatın Harmanlanmış Sesi: Kur'an'dan Bilime, Mevlana'dan Pink'e
Hakikatın Harmanlanmış Sesi: Kur'an'dan Bilime, Mevlana'dan Pink'e
Cevat ORHAN
Sohbetimiz boyunca ele aldığımız derin tefekkürler, sadece Kur'an'ın ayetleriyle değil, tarihin ve bilimin farklı sahalarından gelen düşüncelerle de derinleşir. Bu makale, İbn Arabi'den Jung'a, Mevlana'dan Daniel Pink'e uzanan harmanlanmış bir bakış açısıyla, insanın eşsiz doğasını, manevi mücadelesini ve nihai kurtuluşunu açıklamayı amaçlamaktadır. Bu çok katmanlı bakış açısı, hakikat arayışına yepyeni bir boyut katmaktadır.
İnsanın Çift Yönlü Yapısı ve Halifelik Makamı
İnsanın yeryüzündeki konumu, hem manevi hem de felsefi açıdan yüzyıllardır tartışılan bir konudur. Kur'an-ı Kerim, insanı yeryüzünün halifesi olarak tanıtır, ona büyük bir sorumluluk ve potansiyel yükler. Bu makam, insanın çelişkili doğasıyla birlikte gelir.
> "Hani Rabbin meleklere, ‘Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım,’ demişti..." (Bakara, 30)
>
Bu ayet, insanın irade, akıl ve bilinç gibi özelliklerle donatıldığını ve evrenin düzenini koruma görevini üstlendiğini vurgular. İnsan bu potansiyel ile, İbn Arabi'nin "İnsan-ı Kâmil" düşüncesinde olduğu gibi, ilahi isim ve sıfatları kendinde toplayan evrenin bir mikrokozmosu olabilir. Modern psikolojinin kurucularından Carl Jung, bu manevi arayışı "bireyleşme" süreci olarak tanımlar. Bireyleşme, insanın parçalanmış egonun ötesinde, kendi bütünlüğüne, yani "kendilik" (Self) arketipine ulaşma yolculuğudur.
Ancak Kur'an, insanın düşebileceği en alt seviyeyi de gösterir:
> "Andolsun ki biz, insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik." (Tin, 4-5)
>
Bu, insanın hem "ahsen-i takvim" (en güzel biçim) hem de "esfeli safilin" (aşağıların aşağısı) olabileceği gerçeğidir. İslam'ın büyük filozofları İbn Sina ve Farabi, bu durumu ruhun akıl yoluyla yücelmesi veya bedenin duyularına esir olmasıyla açıklar. Bu çift yönlü yapı, insanın ruhsal ve fiziksel frekansını yükseltme veya düşürme gücüne sahip olduğunu gösterir.
Nefis, Frekans ve Manevi Kirlilik
İnsanı en yüce makamlardan en aşağı seviyelere indiren ana güç, onun nefsidir. Bu içsel savaş, hem mistik hem de bilimsel bakış açılarıyla farklı şekillerde açıklanır.
> "Gerçekten insan çok zalim ve çok cahildir." (Ahzab, 72)
> "Gerçekten insan Rabbine karşı nankördür." (Adiyat, 6)
>
Yunus Emre'nin şiirlerinde nefis, kalbi saran bir perde olarak tanımlanır. Onun "Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm" sözü, nefsin, ruhu ve bilinci saran ve ona ayrı bir varlık yanılsaması veren "benlik" algısını çok iyi açıklar. Modern çağın simülasyon teorisiyle benzetirsek, bu nefsani algı, bizi gerçek ve yüksek frekanslı hakikatten uzak, bir tür düşük frekanslı "suni hayat" simülasyonuna hapseder.
Bu manevi kirlilik, beton yığınları, çevre katliamları ve yapay hayatlar gibi fiziksel tezahürlerle kendini gösterir. Bu eylemler, ruhsal bir frekans düşüklüğüne yol açar ve insanı evrenin yüksek frekanslı, uyumlu düzeninden uzaklaştırır. İbn Rüşd'ün felsefesindeki "Maddi Akıl"ın, bedenin arzularına odaklanmasıyla bu durum, ruhun kirliliğinin ve ilahi uyumsuzluğun felsefi temeli haline gelir.
Ahiret: Frekanssal Bir Dönüşüm ve Temizlik Süreci
Ahiret hayatı, bu frekanssal durumun nihai bir yansıması olarak tefekkür edilebilir. Cennet ve cehennem, sadece mekânlar değil, aynı zamanda ruhun titreşim seviyesine göre deneyimlediği varoluş halleridir.
Mevlana'ya göre aşk ve kavuşma: Mevlana için cennet, ayrılık acısı çeken ruhun ilahi kaynağa, Hak'ka kavuştuğu yerdir. Neşeden şikayet eden ney benzetmesi, ruhun dünyadaki gurbetini ve asıl yurduna olan kavuşma arzusunu anlatır. Bu, cennetin sadece bir mekân değil, aynı zamanda yüksek frekanslı bir aşk ve uyum hali olduğu düşüncesiyle örtüşür.
İbn Arabi'nin Varlık Mertebeleri: İbn Arabi'nin varlık mertebeleri teorisine göre, cehennem, varlığın en alt katmanlarında, ilahi nurdan en uzak olduğu bir hal olarak yorumlanabilir. Cehennemin farklı katmanları, ruhun kirliliğinin ve ilahi uyumsuzluğunun farklı derecelerini temsil eder. Bu durum, cehennemin bir arınma süreci olabileceği, ancak en alt katmanlardaki ruhların, ilahi uyumla hiçbir zaman bağ kuramayacak kadar bozuldukları için ebedi yok oluşa sürüklenebilecekleri tefekkürünü destekler.
Kurtuluş Yolu: Nefsi Terbiye ve Hakikate Teslimiyet
İnsanın bu karmaşık yapısından kurtulup kemalata ermesi, fenafillah ve bekabillah gibi tasavvufi mertebelerle açıklanır. Bu mertebelere ulaşmak için, farklı yollar öne sürülmüştür.
Daniel H. Pink ve İçsel Motivasyon: Daniel H. Pink'in "Drive" kitabındaki içsel motivasyon teorisi, manevi yolculuğumuzla mükemmel bir şekilde örtüşür. İnsan, nefsine karşı verdiği savaşta, para gibi dışsal ödüller için değil, ruhsal bir ustalık, ilahi iradeye teslimiyet ve varoluşunun gerçek amacına ulaşmak için çabalar. Bu yolculukta hatalar yapmak kaçınılmazdır. Pink'in pişmanlığı bir gelişim aracı olarak kullanma fikri, İslami anlayıştaki tövbe kavramıyla benzerlik taşır. Her ikisi de, geçmişteki hatalardan ders alarak gelecekte daha iyi kararlar verme ve ruhsal olarak ilerleme amacını taşır.
Geylani, Yunus Emre ve Pratikler: Abdülkadir Geylani gibi sûfi önderler, nefsi terbiye etmenin temelinin, ilahi yasalara (şeriat) titizlikle uymak olduğunu vurgular. Namaz, zikir ve zühd gibi ibadetler, kalbi arındıran ve ruhun frekansını yükselten en temel pratiklerdir. Yunus Emre ise tüm bu yolların temelini aşk olarak görür. Ona göre, Allah'a olan aşk, tüm nefsani istekleri ve egoyu yakar, geriye sadece ilahi aşkın saf ve yüksek frekansını bırakır. Bu hal, "ölmeden önce ölmek" hadisinde ifade edilen, dünyadayken egodan arınma ve hakikate ulaşma durumudur.
Sonuç
İnsan, Kur'an'ın rehberliğinde, felsefenin aklı ve tasavvufun kalbiyle bu zorlu yolculuğa çıkar. İbn Arabi'nin "İnsan-ı Kâmil" idealini, Daniel Pink'in içsel motivasyon ve amaç arayışını, Yunus Emre'nin aşkını ve Jung'un bütünleşme çabasını aynı hedefe giden farklı yollar olarak görmek mümkündür. Tüm bu düşünceler, insanın kendi frekansını yükselterek, nefsinden arınıp, evrenin ve yaratılışın uyumuyla bütünleşerek gerçek kurtuluşa ulaşabileceğini gösterir.
Cevat ORHAN
Yorumlar
Yorum Gönder