​Humaza Suresi: Mal, Hırs ve Ruhsal Çöküntü

​Humaza Suresi: Mal, Hırs ve Ruhsal Çöküntü

​Cevat ORHAN

Giriş

​Kur'an-ı Kerim'in kısa surelerinden biri olan Humaza (Gıybetçi), modern insanın ruhsal çöküntüsünü, mal ve statü hırsının insan karakterinde yarattığı deformasyonu çarpıcı bir dille gözler önüne serer. Bu sure, fiziksel bir ceza tehdidinden çok, biriktirme ve kibir hastalığının bireyi nasıl içten içe tükettiğini, ruhunu nasıl azap içinde bıraktığını anlatan derin bir psikolojik analiz sunar.

1. "Yazıklar Olsun": Kibrin İki Yönü

​Sure, "Yazıklar olsun o arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kimseye!" ayetiyle başlar. Burada geçen humaza ve lumeza kelimeleri, sadece basit gıybeti ya da alayı ifade etmekten öte, kibrin ve kendini üstün görme halinin iki farklı tezahürünü simgeler.

  • Humaza (Arkadan Çekiştirme): Bir kişinin gıyabında konuşmak, onun kusurlarını dile getirmek. Bu, gücünü doğrudan yüzleşmekten değil, gizlice fısıldamaktan alan bir narsist tavırdır. Bu kişiler, başkalarını küçülterek kendi egolarını yüceltirler.
  • Lumeza (Kaş Göz İşaretiyle Alay Etme): Fiziksel jestlerle, sözsüz bir şekilde küçümsemek. Bu, kendini o kadar üstün gören birinin tavrıdır ki, alay etmek için kelimelere bile ihtiyaç duymaz; sadece bir bakış, bir işaret yeterlidir.

​Bu davranışlar, dışarıdan ne kadar güçlü ve özgüvenli görünse de, aslında kişinin iç dünyasındaki derin bir güvensizliğin ve boşluğun yansımasıdır. Kendini değerli hissetmek için sürekli olarak başkalarını aşağılama ihtiyacı duymak, ruhun ne kadar zayıf ve kırılgan olduğunun bir kanıtıdır.

2. Mal Yığma ve Ölümsüzlük Yanılsaması

​Surenin asıl meselesi, bu karakter bozukluğunun kaynağını ortaya koyar: "O ki, mal yığmış ve onu durmadan saymıştır. Malının kendisini ebedi kılacağını sanır." Bu ayetler, Tekasur Suresi'nin "çoklukla oyalanma" uyarısını somutlaştırır. Sorun sadece mal sahibi olmak değil, bu mala karşı duyulan patolojik bağdır.

  • Mal Yığma (Cem'a malen): Malı, amaçsızca, sadece biriktirmek için biriktirmek. Bu, biriktirmenin kendisinin bir bağımlılığa dönüşmesidir.
  • Onu Sayma (Adedeh): Kazanılan malı defalarca saymak, bu eylemden tatmin olmak. Bu, malın sadece bir değer değil, aynı zamanda bireyin kendi değerini ve gücünü sürekli teyit ettiği bir ayna haline gelmesidir.

​Bu takıntı, kişinin "ölümsüzlük" yanılsamasına kapılmasına yol açar. Maddi birikimin, ölümün ve zamanın ötesine geçebileceği inancı, en büyük yanılsamadır. Bu durum, Duha'da bahsedilen "ışık ve karanlık" döngüsünden kaçmaya çalışmak ve Asr'ın uyardığı "ziyan" yolunda ilerlemektir.

3. "Hutame": Kalbi Yakan Ateş

​Sure, bu ruhsal çöküntünün nihai sonucunu, güçlü bir metaforla anlatır: "Andolsun ki o, Hutame'ye (her şeyi yakıp bitiren ateşe) atılacaktır. O ateş, Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir ki, kalplerin içine işler."

​"Hutame", sadece bir cehennem tasviri değil, aynı zamanda hırsın, kibrin ve nefretin insan kalbinde yarattığı içsel bir azabın sembolüdür. Başkalarına karşı beslenen küçümseme, mal hırsı ve sonsuzluk yanılsaması gibi negatif duygular, zamanla kişinin kendi ruhunu yakıp bitiren bir ateşe dönüşür. Bu, Adiyat Suresi'nin "kalplerde gizlenenler dışarı çıkarıldığı zaman" uyarısının en net örneğidir; kişinin en derin sırrı, yani kendi karanlığı, kendini tüketen bir ateşe dönüşür.

Sonuç: Kurtuluşun Yolu

​Humaza Suresi, bize insan ruhunun en karanlık köşelerinden birini gösterir. Mal, statü ve kibir gibi dünyevi tutkuların, bireyi nasıl içsel bir boşluğa ve acıya sürüklediğini açıklar. Kurtuluş, bu yanılsamalardan vazgeçerek, Asr Suresi'nin rehberliğindeki gibi, zamana ve hakikate yönelmekle, ve kalbi yakan değil, aydınlatan bir amaca hizmet etmekle mümkündür.         Cevat ORHAN 

Yorumlar

Popüler Yayınlar