‎Korunma ve Tezahür Enerjisi: Mutlak Sonsuz'a Giden Kuantum Yolculuğu

‎Korunma ve Tezahür Enerjisi: Mutlak Sonsuz'a Giden Kuantum Yolculuğu
‎Cevat ORHAN
‎Giriş
‎İnsanlık tarihi boyunca ruhani öğretiler, bireyin içsel dünyasını ve dışsal gerçekliğini yönetme yolları aramıştır. Dini metinlerde, felsefi akımlarda ve bilimsel teorilerde karşımıza çıkan ortak bir tema, niyetin ve bilincin enerjisel gücüdür. İslam inancının temelinde yer alan "Euzubillahiminesseytanirracim" ve "Bismillahirrahmanirrahim" ifadeleri, bu kadim bilgeliklerin modern bilimle kesiştiği noktada, ruhsal bir arınma ve yaratım sürecinin anahtarları olarak karşımıza çıkar. Bu makale, bu iki kutsal ifadenin ardındaki manevi, psikolojik, sosyolojik ve kuantum temellerini analiz ederek, insanlığın ortak bilgeliğiyle nasıl birleştiğini ortaya koymaktadır. Bu, basit birer duanın ötesinde, her anımıza etki eden bilinçli bir niyetin ve enerjisel hizalanmanın yol haritasıdır.
‎Bu süreçte unutulmaması gereken en önemli nokta, amellerin niyetlere göre olduğu ilkesidir. Yüksek frekanslı niyetimiz, "Emr-i bi'l-marûf ve nehy-i ani'l-münker" (iyiliği emredip kötülükten alıkoyma) emriyle bütünleşmelidir. Bu ifadelerin kullanımı asla hurafelere, boş inançlara veya gösteriş ve riyaya dönüşmemelidir. Zira Kuran'daki "Fevylun li'l-musallîn" (Yazıklar olsun o namaz kılanlara) uyarısı, eylemlerin özünden uzaklaşıldığında nasıl bir felakete yol açacağını açıkça belirtir. Gerçek dönüşüm, sözde değil, kalpte ve eylemin özünde aranmalıdır.
‎1. Kuantum ve Psikolojik Kalkan: "Euzubillahiminesseytanirracim"
‎Yolculuğun ilk adımı, "Euzubillahiminesseytanirracim" ile ruhsal ve psikolojik bir arınma kalkanı oluşturmaktır. Şeytan olarak sembolize edilen; kibir, nefret, kıskançlık gibi kaotik ve düşük frekanslı enerjiler, aslında insanın kendi içinde ürettiği ego temelli savunma mekanizmalarıdır. Bu negatif duygular, ruhun titreşimini düşürerek niyetin netliğini bozan parazitlerdir. Nörolojik olarak bu, beynin olumsuz düşünce kalıplarını ve döngülerini kırması anlamına gelir. Tıpkı bir bilgisayarın virüslerini temizlemek için program kullanılması gibi, bu komut da zihinsel virüsleri hedef alır. Bu durumun sonucunda, insan içindeki olumsuz simülasyon ve korkulardan arınır.
‎Tasavvufta bu durum, Abdülkadir Geylani'nin vurguladığı "takva" (ilahi koruma altına girme) kavramıyla örtüşürken, Budizm'de "acıdan (dukkha) bırakma" felsefesiyle paraleldir. Bu ifadeyle kendimizi, her şeyin programının ve potansiyelinin bulunduğu o nihai kaynak olan Mutlak Sonsuz'a sığınırız. Böylece, Levh-i Mahfuz'un ötesindeki bu nihai kaynakla bağlantı kurarak, vesveselerden ve her türlü kötülükten uzak, net bir zemin hazırlarız. Akıl ve kalp, bu arınma sayesinde doğru frekansı yakalar. Sosyolojik olarak ise bu eylem, bireyin toplumsal baskılardan ve toksik grup dinamiklerinden kendini soyutlayarak özgün değerleriyle uyumlu bir duruş sergilemesidir. Carl Jung'un psikolojisindeki "gölge" arketipinden kurtularak, bütünlüğe doğru atılan bir adımdır. Stoacılıkta bu, dışsal etkenleri değil, bu etkenlere verdiğimiz tepkileri kontrol etme iradesidir.
‎2. Tezahür ve Sosyolojik Yaratım: "Bismillahirrahmanirrahim"
‎Arınma tamamlandıktan sonra, eylem "Bismillahirrahmanirrahim" ile başlar. Bu, sadece bir başlangıç sözü değil, tüm varlığın tam bir teslimiyetle ilahi yaratım frekansına bağlanması eylemidir. Bu, eylemi en yüksek frekansla hizalamak demektir. Rahman'ın evreni kapsayan koşulsuz yaratım frekansı ve Rahim'in bu yaratımın kişiye özel tecellisi, niyetimizin titreşimini ilahi enerjiyle birleştirir. İbn-i Arabi'nin Vahdet-i Vücud (Varlığın Birliği) felsefesine göre bu, bireysel niyetin evrensel birliğe ve ilahi yansımaya uyumlanmasıdır.
‎Kuran'ın Neml Suresi'ndeki "İnnâhu min süleymâne ve innâhu Bismillahirrahmanirrahim" ayeti, besmelenin sadece kişisel bir başlangıç değil, aynı zamanda bir mektubun kalbinde, bir niyetin özünde yer alan ilahi bir mühür olduğunu gösterir. Süleyman'ın (as) sözünün ilahi merhamet ve adaletle dolu bir yönetim anlayışını yansıtması gibi, bu ifade de bireyin potansiyelini sevgi, merhamet ve bağışlama gibi yüksek frekanslı duygularla birleştirmesini sağlar. Bu, kişinin kendisiyle ve başkalarıyla olan ilişkisini iyileştirerek, topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmesini teşvik eder. Mevlana'nın ilahi aşk ve Yunus Emre'nin insan sevgisi felsefesi, bu yaklaşıma derinlik katar. Batı'da ise, Varoluşçuluğun temelini oluşturan niyet ve eylem kavramıyla örtüşür; Sartre'ın "Varoluş özden önce gelir" sözü, bu eylemlerin ilahi bir amaçla bütünleşmesiyle anlam kazanır.
‎Bu teslimiyetle "Allah'ım, her şeyimle sana teslim oluyorum. Esirgeme, bağışlama ve af sana aittir. Tüm işlerimde sana bağlanıyorum" demiş oluruz. Bu niyet, beyinde dopamin ve serotonin gibi mutluluk hormonlarının salınımını tetikleyerek bireyi daha motive ve enerjik hale getirir. Bu durum, psikolojik bozuklukların temelinde yatan hırs ve dünyevi kaygılardan arınarak doğru düşünme ve bakış açısını inşa eder.
‎3. Kuantum Rezonansı ve Üçlü Hizalanma: 3-6-9'un Sırrı
‎Bu teslimiyet hali, içimizdeki üç ana merkezi harekete geçirir: Mide (duygusal reaksiyonlar), Kalp (manevi niyet) ve Beyin (zihinsel süreçler). Bu, beynin içindeki üç ana fonksiyon olan akıl (zihin), irade (idrak) ve zeka üçlüsünün de kontrol altına alınmasıdır. Farabi ve İbn-i Rüşd'ün akıl-kalp dengesi felsefesinin bir yansıması olarak, bu üçlü, doğru frekansı yakaladığında, Nikola Tesla'nın vurguladığı 3, 6 ve 9 sayılarıyla sembolize edilen bir hizalanma yaşar. Bu duruma frekanssal teslimiyet ve frekanssal bağlanma diyebiliriz.
‎ * 3, yaratımın ve evrensel enerjinin sayısını,
‎ * 6, ahenk, denge ve uyumun sayısını,
‎ * 9, ise tamamlanma, dönüşüm ve sonsuzluğun sayısını temsil eder.
‎ Bu üçlü, tam bir teslimiyetle bir araya geldiğinde, evrenin döngüsel sırrı ve Mutlak Sonsuz'un merhametiyle rezonansa girer.
‎Bu içsel hizalanma, kişisel bir dönüşümden daha fazlasını sağlar. Evrenin doğru frekans ve titreşimiyle bütünleşen kişi, bu olumlu enerjiyi dış dünyaya da yayar. Kalp ile aklın hizalanması gibi, kişisel enerji frekansımız da evrenin frekansıyla hizalanır. Sonuç olarak, bu bilinçli eylemlerle başlanan tüm işler, evrenin doğal akışıyla uyum içinde, çok daha düzenli ve akıcı bir şekilde tezahür eder. Pozitif bir birey, çevresindeki insanlara da aynı enerjiyi yayarak toplumsal bir refah ve ahenk yaratır.
‎Sonuç
‎Özetle, "Euzubillahiminesseytanirracim" ve "Bismillahirrahmanirrahim" sadece dilde kalan sözler değil, ruhsal ve fiziksel varlığımızı ilahi bir düzene hizalayan iki temel adımdır. İlk ifade, manevi ve psikolojik parazitlerden arınmayı; ikincisi ise bu arınmışlıkla birlikte, niyetimizi evrenin yaratıcı enerjisiyle birleştirmeyi sağlar. Bu süreç, günümüz bilim ve felsefesinin de teyit ettiği gibi, içsel dünyamızda yakaladığımız pozitif frekansın, dış dünyamıza da yayılarak hayatımıza düzen, akış ve bereket getirmesi prensibine dayanır. Bu iki kutsal formül, binlerce yıldır insanlığa aktarılan ortak bir bilgelik hazinesidir ve modern insanın karmaşık yaşamında sığınılacak, yön bulunacak güçlü birer pusula olma özelliğini taşır. Cevat ORHAN 

Yorumlar

Popüler Yayınlar