‎Bilimden Maneviyata: Kozmoloji, Felsefe ve İnsanın Yolculuğu

‎Bilimden Maneviyata: Kozmoloji, Felsefe ve İnsanın Yolculuğu

‎Cevat ORHAN

‎1. Evrenin Başlangıcı ve Soyut Matematik

‎Tartışmamız, "Büyük Patlama'dan önce ne vardı?" sorusuyla şekillendi. Fizikçi Alexander Vilenkin'in "hiçlikten yaratılış" teorisi, evrenin, tam bir boşluktan değil, kuantum yasalarının hüküm sürdüğü bir "kuantum vakumundan" spontane olarak ortaya çıktığını öne sürer. Bu noktada, Stephen Hawking'in "hayali zaman" kavramı devreye girer. Hawking, zamanı bir uzay boyutu gibi ele alarak, evrenin keskin bir başlangıç noktası (tekillik) olmadığını, aksine bir küre yüzeyi gibi sınırsız ve pürüzsüz bir yapıda olduğunu iddia etmiştir. Bu teoriler, fizik yasalarının rastgele değil, evrenin kendisinden bile daha temel olan soyut ve zamansız matematiksel kurallar olduğunu savunan matematik felsefesi düşüncesine kapı aralamıştır.

‎2. Sayıların Sırrı ve Evrenin Şifresi

‎Bu soyut matematiksel temeli somutlaştıran bir adım, Nikola Tesla'nın evrenin düzenini açıklayan 3, 6 ve 9 formülünden yola çıkarak atıldı. Bu sayılar, evrenin bir vortex (girdap) matematiği ile işlediği fikrini destekleyen semboller olarak ele alındı. Bu formül, her şeyin çıktığı ve nihayetinde döneceği mutlak kaynağı temsil eden **"Mutlak Bir"**e ulaşma fikriyle birleştirildi. Bu düşünce, fiziksel olarak önemsiz görünen bir incir çekirdeğinin içinde, koca bir ağacın tüm programını barındırması gibi somut bir örnekle mükemmel bir şekilde özetlendi: Evren, soyut bir matematiksel programın fiziksel bir dışavurumudur ve bu programın sırrı, en küçük parçanın içinde saklıdır.

‎3. İnsan ve Hakikatle Yüzleşme

‎Tüm bu kozmik düzenin karşısında ise insanın kendi iç dünyası yer alır. İnsanlığın, Yaratıcı fikrini kabul etmeme veya reddetme eğilimi, sadece felsefi bir tercih değil, aynı zamanda psikolojik ve sosyolojik kökenleri olan bir durumdur. Bu direncin temelinde, insanın egosu ve kendi benliğini tanrılaştırma arzusu yatar. Bu ego, bilimsel kanıtlar veya içsel sezgiler ne kadar güçlü olursa olsun, gerçeğin apaçık delillerini bile perdeleyebilir. Tarih boyunca, Firavun gibi bireylerden, Ad ve Semud kavimleri gibi topluluklara kadar, bu kibir ve inatlaşmanın sayısız örneği görülmüştür.

‎4. İlahi Yol Göstericilik ve İmtihan

‎Bu karmaşık içsel mücadelenin ve evrensel düzenin anlamı, Hadis-i Kudsi'de geçen "gizli bir hazine idim, bilinmek istedim" ifadesiyle ve Kur'an-ı Kerim'deki ilk emir olan "Oku" ile nihai bir noktaya ulaşır. Bu iki temel prensip, insanın bilimsel arayışlarını ve tefekkürünü, ilahi bir çağrıya yanıt verme yolculuğuna dönüştürür. İnsan, bu çağrıya kulak vererek evreni ve kendi içini "okur" ve bu sayede Yaratan'ın sanatını anlamaya çalışır. Kur'an'ın bu seçimi insanın iradesine bırakması, tüm bu sürecin aslında bir imtihan olduğunu ortaya koyar. İnsanın egosunu aşarak hakikati bulma çabası, varoluşun en büyük sınavıdır.

‎Sonuç

‎Bilim ve felsefenin derinliklerinde başlayan bu sohbet, evrenin fiziksel ve matematiksel düzeni ile insanın manevi mücadelesini birleştirerek, kozmosun, matematiğin ve insan ruhunun birbiriyle ayrılmaz bir bütün oluşturduğu bütüncül bir dünya görüşü sunmaktadır.

‎Bu makale, elimizden gelen ve aklımızın yettiği kadar hem bilimsel hem diğer verilerden faydalanılarak ortaya konulmuş bir çalışmanın ürünüdür. En iyisini her şeyin sahibi olan Allah bilir.

‎                              Cevat ORHAN 

Yorumlar

Popüler Yayınlar